Birleşmiş Milletler Çevre Programı’nın 2025 yılı Dünya Çevre Günü teması olan “Plastik Kirliliğine Son Ver” çağrısı, yalnızca çevreyi değil, doğrudan insan sağlığını da tehdit eden plastik atık krizine karşı acil ve küresel bir mücadeleye işaret etmektedir. Bu yılki tema, yaşamın tüm alanlarında dönüşüm ihtiyacını hatırlatmakta; bireyleri, kurumları ve hükümetleri sorumluluk almaya çağırmaktadır.
Kıbrıs’ın kuzeyinde ise çevresel sorunlar yalnızca plastikle sınırlı değildir. Denizlerimiz, ormanlarımız, tarım alanlarımız, hava kalitemiz ve su kaynaklarımız çeşitli tehditler altındadır. Bu tehditlerin çoğu, doğaya duyarsız, ihmalkâr, beceriksiz ve rant odaklı yönetim anlayışının doğrudan sonucudur.
Teknecik ve Kalecik’te faaliyet gösteren elektrik santralleri, yıllardır çevresel ve halk sağlığı açısından ciddi bir tehlike oluşturmaktadır. Arıtmasız emisyonlarla çalışan bu santrallerin neden olduğu hava kirliliği; başta akciğer hastalıkları, kalp-damar rahatsızlıkları, kanser ve çocukluk çağı solunum problemleri olmak üzere çeşitli sağlık sorunlarına yol açmaktadır. Aynı zamanda çevredeki bitki örtüsünü ve deniz yaşamını olumsuz etkilemekte, tarımsal üretimi tehdit etmektedir.
Taş ocakları da ciddi bir çevre tahribatına yol açmaktadır. Kontrolsüz patlatmalar ve toz emisyonları hava kalitesini düşürmekte; ormanlık ve tarımsal alanlara zarar vermektedir. Bu durum, solunum hastalıkları ve su kaynaklarının kirlenmesi gibi halk sağlığı sorunlarını da beraberinde getirmektedir.
Plastik atıklar ise doğaya ve sağlığa zehir saçmaktadır. Mikro plastikler toprağa, denize ve besin zincirine sızarak bağışıklık sistemini, hormon dengesini ve doğurganlığı tehdit etmektedir. Plastik kullanımını sınırlandıracak herhangi bir ciddi adım atılmamıştır. Yasalar uygulanmamıştır.
Kentlerdeki plansız yapılaşma, yeşil alanların kaybına, altyapı eksikliğine ve çevre kirliliğinin artmasına neden olmaktadır. Özellikle kanalizasyon sistemlerinin yetersizliği, arıtılmadan denize ve doğaya bırakılan atıklar deniz ekosistemini yok etmekte ve kamu sağlığını tehdit etmektedir. Acilen entegre kanalizasyon sistemleri kurulmalı, mevcut sistemler yenilenmeli ve arıtma tesisleri etkinleştirilmelidir.
Motorlu taşıt kullanımındaki artış ve denetimsiz trafik, egzoz gazı salınımını çoğaltarak soluduğumuz havayı zehirlemektedir. Karbon salınımını azaltmak için toplu taşıma teşvik edilmeli, doğa dostu ve düşük emisyonlu taşıt kullanımı yaygınlaştırılmalıdır.
Ağaçlandırma eksikliği ve mevcut ormanların korunmasındaki zafiyet, özellikle çam kese böceği istilası ve yaz aylarındaki yangın riskleriyle daha da çarpıcı hâle gelmiştir. Ormanlarımız hem karbon yutağı hem de ekolojik denge unsurlarıdır; orman zararlılarına karşı biyolojik mücadele ve yangına dirençli planlama şarttır.
Tarımsal alanlar ise bilinçsiz pestisit kullanımı ve imara açılma baskısı altındadır. Pestisit kalıntıları besin zincirine girerek halk sağlığını tehdit etmektedir. Tarımda biyolojik yöntemler desteklenmeli, pestisit kullanımı denetlenmeli ve gıda analizleri düzenli yapılmalıdır.
Denizlerimiz, içme ve kullanma suyu kaynaklarımız da risk altındadır. Su tasarrufu için planlı yönetim politikaları geliştirilmeli; deniz, gölet ve sulak alanlar korunmalı, tuzlanma ve kirliliğe karşı etkin önlemler alınmalıdır. Deniz ve içme suyu analizleri düzenli yapılmalı, kamuoyuyla şeffaf biçimde paylaşılmalıdır.
Sigara ve tütün ürünlerinin yaygın tüketimi hem bireysel sağlığı hem de çevreyi tehdit eden büyük bir halk sağlığı sorunudur. Sigara dumanı pasif içicileri de zehirlemekte; izmaritler ise en yaygın toksik çevre atıklarından biridir. Elektronik sigara ve diğer yeni nesil tütün ürünlerinin sağlık ve çevreye olan zararları da gün geçtikçe daha çok anlaşılmaktadır.
Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği olarak, doğa ve insan sağlığını birlikte ele alan bütüncül bir çevre politikasının hayata geçirilmesini talep ediyoruz:
- Çevre bilincini artırmak için, okullarda ve okul dışında yaygın ve örgün eğitimlerin uygulanması,
- Teknecik ve Kalecik santrallerinin modernizasyonu ve emisyon denetimi yapılması, doğa dostu enerji kaynaklarına yönelerek, planlı bir şekilde fosil yakıtların terk edilmesi,
- Taş ocaklarının çevre ve sağlık etkileri bakımından denetlenmesi,
- Plastiklerin sınırlandırılması ve geri dönüşüm sisteminin kurulması,
- Kanalizasyon altyapısının yenilenmesi, atık suyun arıtılması ve yeniden kullanımı,
- Egzoz emisyonlarını azaltacak toplu taşıma ve denetim adımlarının atılması,
- Ormanların çam kese böceği ve yangınlara karşı korunması,
- Pestisit denetimi ve gıda analizlerinin sürekliliği ve şeffaf olarak ilan edilmesi,
- Su kaynaklarının korunması ve düzenli içme ve deniz suyu analizlerinin yapılması ve şeffaf olarak ilan edilmesi,
- Tütün ürünleriyle mücadelede yasaların tam uygulanması, yasal ve eğitsel önlemlerin alınması, olmazsa olmazımızdır.
Çevreyi korumak, sağlığı ve ekosistemi korumaktır. Bu bilinçle hareket etmeyen hiçbir yönetim anlayışı geleceği inşa edemez. Doğayla uyumlu, adil, sağlıklı ve yaşanabilir bir Kıbrıs ve Dünya için herkesin sorumluluk üstlenmesi gerekir.
Biz hekimler olarak hem halk sağlığını hem doğayı savunmaya devam edeceğiz.
Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Yönetim Kurulu (a)
Dr. Cemal Mert, MD
Çevre, Halk Sağlığı ve İnsan Hakları Sorumlusu