Meme Kanserinde Tarama Yöntemleri:

Kansere bağlı ölümlerde akciğer kanserinin ardından gelen meme kanseri; kadınlarda en sık görülen kanserler arasında ilk sırada yer almaktadır. Yaklaşık olarak her sekiz kadından biri hayat boyu meme kanserine yakalanma riski taşır ve bu süreci etkileyen birçok faktör mevcuttur. Meme kanserinin sık görülmesi ve erken evrede tedavi edilebilir olması tarama programlarının ve yöntemlerinin önemini arttırmaktadır.

Ülkemizde, Dünya Sağlık Örgütünün önerdiği üç kanser türünde tarama yapılmaktadır; Bunlar: kolorektal kanser, meme kanseri ve serviks kanseridir.

Meme kanseri için kullanılacak tarama yöntemine hastanın yaşı, meme yapısı ve fizik muayene bulgularına göre karar verilir.

Kişinin kendini muayene etmesi, 40 yaşından sonra düzenli olarak hekime başvurması ve yılda bir kez mamografi yaptırması meme kanserinin erken tanısında çok etkilidir.

 

Ülkemizde kadınlarda meme kanseri tarama programı kapsamında;

20 yaşından sonra her kadına ayda bir kendi kendine meme muayenesi yapması için danışmanlığın verilmesi,

40 yaşından büyük kadınlarda yılda bir doktor tarafından klinik meme muayenesi,

40-69 yaş arası kadınlara 2 yılda bir mamografi çekimi önerilmektedir.

 

Ülkemizde meme kanseri tarama protokolü;

Meme kanseri tarama rehber ve programları ülkeden ülkeye, hatta aynı ülke içerisinde farklı meslek örgütleri arasında bile farklılık gösterebilmekedir.

Türk Radyoloji Derneği, Amerikan Radyoloji Derneği’nin meme kanseri tarama rehberinden yola çıkarak, meme ile ilgili şikâyeti ve yüksek riski olmayan kadınlarda 40 yaşından itibaren yılda bir kere mamografi taramasını önermektedir. Mamografi çekimini sonlandırma zamanı olarak ise yaşam beklentisi 5-10 yıl olana kadar devam edilmesi tavsiye edilmektedir.

Ülkemizde Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen ulusal meme kanseri tarama programı dahilinde 40-69 yaş arasındaki kadınlara iki yılda bir mamografik tarama yapılmaktadır.

Meme kanseri açısından yüksek riskli olan kişilerde mamografi taramasına 40 yaşından önce başlanmaktadır. Birinci derece akrabasında menopoz öncesi meme kanseri olanlar, 10-30 yaşları arasında göğüs bölgesine yüksek doz radyasyon tedavisi almış olanlar, BRCA 1-2 gen mutasyonu taşıyıcısı olanlar ve test edilmese de bu mutasyon taşıyan hastaların birinci derece akrabaları, kişisel meme kanseri hikayesi olanlar ve daha önce yapılan meme biyopsilerinde ‘atipi’ gibi yüksek riskli lezyon saptanan kadınlar yüksek riskli hasta grubunda kabul edilir.

Tanımlanan bu grupta mamografik tarama başlama yaşı için diğer hastalara önerilenden farklı belli kurallar uygulanmaktadır. Örnek olarak; annesine menopoz öncesi meme kanseri tanısı konulan kız çocuklarına mamografi taramasına annenin tanı aldığı yaşın 10 yıl öncesi taramaya başlanır. BRCA 1-2 gen mutasyonu olanlarda taramaya 30 yaşında, erken yaşlarda göğüs bölgesine ışın tedavisi alanlarda, ışın tedavisinin bitiminden 8 yıl sonra mamografi taramasına başlanmaktadır. Bununla birlikte, yüksek riskli hasta grubunda bile mamografi taraması önerilen başlanma yaşı en erken 25 yaştır.

Meme ile ilgili şikâyeti ve muayene bulguları olan 30-35 yaşından büyük kadınlarda, 40 yaşından genç olmalarına rağmen mamografi çekilebilmektedir. 40 yaşından genç hastalarda ise meme ile ilgili şikâyet ve klinik muayene bulgularında ilk başvurulan görüntüleme yöntemi ultrasonografidir. Ultrasonografiden sonra kanseri işaret eden bulgular varsa, radyolog mamografik incelemeyi de isteyebilmektedir.

 

Kendi kendine meme muayenesi (KKMM);

Meme kanserinin teşhisinde kişinin kendisini muayene etmesi erken tanı açısından oldukça önemli bir aşamadır. İnsanın kendi vücudunu tanıması ve gerekli kontrollerini yapması, olası sağlık sorunlarının önüne geçebilir. Kendini muayene etmeyi bilen ve düzenli bir şekilde bunu uygulayan kadınların olası meme hastalıklarını erken fark ettiği araştırmalar tarafından da kanıtlanmıştır.

Adet gören kadınlar, özellikle adetin bitmesinin ardından ilk 10 gün içerisinde bu muayeneyi yapabilir. Adet görmeyen kadınlar ise ayın belirli bir gününü seçebilir. Gözle muayene bir aynanın karşısına geçerek yapılır. Eller bele konularak memelerin orantılı görünüp görünmediği kontrol edilmelidir. Öte yandan memede çöküntü, renk değişikliği veya gözle görülebilecek bir kitle olup olmadığı bakılmalıdır. Aynı işlem eller yukarıya kaldırılarak tekrarlanmalıdır. Daha sonra elle muayeneye geçilmelidir. Meme başının etrafında başlayarak hafifçe dokunup dairesel hareketlerle meme dokusu kontrol edilir. Bu işlem iki memeye de yapılmalıdır. Muayene hangi memeye yapılıyorsa ters elle kontrol sağlanmalıdır.

 

Klinik meme muayenesi (KMM);

40 yaşında üstündeki her kadın, meme ile ilgili şikayeti olmasa bile yılda bir kez genel cerrahi uzmanı tarafından muayene edilmelidir. Muayene sıklığı risk faktörlerinin bulunması ve memede saptanan belirtilere göre doktor tarafından belirlenir.

 

Mamografi;

Kısaca memenin radyografisi ya da röntgeni olarak tanımlanan mamografi, düşük dozda X ışınları (radyasyon) yardımıyla memenin iki plak arasında hafifçe sıkıştırılarak, iç yapısının görüntülenmesidir.  Mamografi teşhis ve tarama amacıyla kullanılan bir görüntüleme yöntemidir. En yaygın kullanılan radyolojik tarama testi olan mamografik tarama; meme kanserini erken evrede yakalamakta ve meme kanserine bağlı ölüm oranlarını azaltmaktadır. Mamografi erken tanıda kullanılan en önemli görüntüleme yöntemidir.  Mamografi sırasında her iki meme için ikişer plan olmak üzere dört temel poz alınmaktadır. Radyoloğun bu grafileri değerlendirmesinin ardından gerekli görülür ise ek çekimler istenebilmektedir.

Mamografinin tanısal başarısı açısından adet öncesi ve sonrasında meme dokusu daha hassas olduğundan mamografinin adet bitiminden sonra çekilmesi tavsiye edilmektedir. Çekim sırasında bel üstü çıplaktır. Görüntüyü etkilememesi açısından işlem öncesi meme ve koltuk altı bölgesine deodorant, talk pudrası ve losyon sürülmemesi gerekmektedir.  Mamografi incelemesine gelirken hastaların varsa önceki mamografi filmlerini ve sonuçlarını de yanlarında getirmeleri eski sonuçlarla yeni sonucu karşılaştırmak açısından çok önemlidir.

40 yaşında üstündeki her kadın, şikâyeti olmasa bile yılda bir kez mamografi yaptırmalıdır.

 

Ultrasonografi;

Meme ultrasonunda ses dalgaları sayesinde meme içindeki oluşumlar karşıdaki monitöre aktarılır. Ultrasonografi; X ışını ile çalışmadığından radyasyon içeren bir görüntüleme yöntemi değildir. Her ne kadar kolay uygulanan bir yöntem de olsa işlemi yapan hekimin bu konuda deneyimli olması önemlidir.

Ultrasonografi meme kanseri taramasında tek başına kullanılan bir yöntem değildir. Meme dokusu yoğun olan hastalarda mamografik duyarlılık azalmakta ve mamografiye ek ultrasonografi incelemesi taramaya eklenmektedir. Ayrıca ultrasonografi, mamografide saptanan bir kitlenin yapısının solid ya da kistik olduğunun belirlenmesinde kullanılmaktadır.

35 yaşın altındaki genç hastalarda fizik muayene bulgusu veya şikâyetin olması durumunda ilk başvurulan görüntüleme yöntemi ultrasonografidir. Bunun dışında; çocuklarda, gebelerde ve emzirme dönemindeki kadınlarda şikâyet olması durumunda, radyasyon içermediğinden öncelikle ultrasonografiye başvurulmaktadır. Ultrasonografi ayrıca, biyopsi yöntemlerini uygulama sırasında kılavuz olarak da kullanılmaktadır.

Meme dokusu yoğun olan kadınlarda mamografiye ek olarak meme ultrasonu da istenebilir.

 

Meme manyetik rezonans görüntüleme;

Manyetik rezonans görüntüleme (MRG), büyük mıknatıslarla oluşturulan güçlü manyetik alan içinde radyo dalgaları kullanılarak görüntü elde edilmesidir. Radyasyon içermez. Vücudun doğal yapısında bulunmayan oluşumları ve farklılıkları tespit etmek için kullanılır. Yumuşak dokuların görüntülenmesinde çok başarılı sonuçlar vermektedir.

MRG ile meme kanseri taraması, özellikle şikâyeti olan olgularda, mamografi ve ultrasonografiye ilave bilgiler verebileceği düşünüldüğünde kullanılabilir. MRG ile memede daha önceden saptanan kitle lezyonunun karakterizasyonu yapılmaya çalışılmaktadır. Meme kanseri için risk taşımayan grubun taranmasında genellikle MRG tercih edilmemektedir.

MRG, genellikle taramada genellikle ilk adım olarak kullanılmaz, bazı durumlarda diğer görüntüleme yöntemlerine destek amaçlı kullanılır. Ayrıca yüksek riskli hasta grubunda taramada mamografiye ek olarak istenebilir.

Meme manyetik rezonans görüntüleme (MRG) incelemesi meme görüntülemede;

-Bazı meme kanserlerinde ameliyat öncesinde lokal evreleme (boyut, yerleşim, ek odak, cilt ve kas tutulumu değerlendirilmesi) amacıyla,

-Yüksek riskli hastaların bazı alt gruplarında meme kanseri taramasında mamografiye ek olarak,

-Mamografi ve ultrasondan sonra problem çözücü olarak,

-Mamografi ve ultrasonda gösterilemeyen gizli meme kanserlerinde asıl odağın gösterilebilmesi amacıyla,

-Ameliyat öncesi kemoterapi alan hastalarda kemoterapinin etkililiğini takip etmek amacıyla ultrasona ek olarak,

-Silikon implantı olan hastalarda implant sorunlarında (yırtılma şüphesi gibi…) problem çözücü ve

-Meme kanseri tedavisi sonrasında kontrol amaçlı kullanılabilir.

 

Yukarıdaki tarama ve tanı yöntemleri sonucunda kanser şüphesi varlığında biyopsiye başvurulur. Biyopsi; memeden hücre ve doku örneği alınarak patolojik inceleme yapılmasıdır. Radyoloji uzmanı biyopsi alınacak uygun tekniğe ve alacağı örneğin miktarına, meme yapısı ve lezyonun durumuna göre karar vermektedir. Biyopsi ile örnek alma sonrası, inceleme işlemini patologlar laboratuvar ortamında ve mikroskoplarla yapar. Yukarıda bahsettiğimiz diğer tanı yöntemleriyle saptanan kanserlere biyopsi aşamasına gelene kadar “kesin” gözüyle bakılmaz. Biyopsi hem kanserin kesin tanısını koyar hem de kanserin detaylarının öğrenilmesini sağlar.

 

Radyoloji Uzm. Dr. Sinem ŞIĞIT İKİZ, MD

Kıbrıs Türk Tabipleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi & Eğitim Sorumlusu

 

Kaynaklar:

DSÖ verileri

Türk Radyoloji Derneği Meme Kanseri Tarama Rehberi