2022 yılı itibarıyla dünya genelinde yaklaşık 1,817,469  kişi akciğer kanseri nedeniyle hayatını kaybetmiştir. Öte yandan, tarama yöntemlerindeki gelişmeler ve hedefe yönelik tedaviler ile immünoterapi gibi modern yaklaşımların yaygınlaşması sayesinde tanı sonrası sağkalım oranlarında son yıllarda belirgin bir iyileşme görülmektedir.

Akciğer kanseri, 1980’li yıllardan itibaren hem kadın hem erkeklerde kansere bağlı ölümlerin en sık nedeni haline gelmiştir, Günümüzde kadınlarda akciğer ,kolorektal, meme,karaciğer-safra yoları ve mide kanserleri sırasıyla kansere bağlı ölümleri oluşturmaktadır. Erkeklerde ise sıralama akciğer ,karaciğer,kolorektal ve mide kanserelerine bağlı görülmektedir.

Tüm akciğer kanseri vakalarının %80–90’ından sigara sorumludur. Hem aktif içicilik hem de uzun süreli pasif maruziyet (dumana maruz kalma) risk oluşturur. Sigaradaki 60’tan fazla kimyasal doğrudan kanserojen olduğu gösterilmiştir. Elektronik sigaranın doğrudan akciğer kanseri yaptığına dair kesin, uzun dönemli kanıtlar henüz net değildir. İlk veriler ışığında daha erken yaşlarda akciğer kanseri yakalanma durumu gözlenmiştir.

Ev içi radon birikimi akciğer kanserinde sigaradan sonra ikinci en önemli neden kabul edilir. Mesleki uzun süre maruziyetler de riski belirgin şekilde artırabilmektedir. Asbest, Silika tozu, dizel egzoz dumanı, arsenik, krom, nikel, kadmiyum, kömür ürünleri en sık karşılaşılan maruziyet etmenleridir. Hava kirliliği, genetik, ailevi faktörler, önceden göğüs bölgesine alınan radyoterapi öyküsü de diğer görülebilen ana sebeplerdir.

Kişiler uzamış öksürük, öksürükten kan gelmesi, nefes darlığı, nefes alırken hırıltı duyulması, ses kısıklığı, yutma güçlüğü, sebebi bulunamayan kilo kaybı, parmaklarda çomaklaşma  gibi belirtilere sahip olduğunda mutlak bir doktor başvurusunda bulunmalıdırlar.

“Akciğer kanseri” terimi, akciğer dokusu veya hava yollarından köken alan maligniteleri ifade eder.  Histolojik incelemeye göre küçük hücreli akciğer kanseri (KHAK) veya küçük hücreli dışı akciğer kanseri (KHDAK) olarak sınıflandırılır. Bu iki alt tip; biyolojik davranış açısından farklı olup doğru evreleme ve kişiye özel tedavi planı yapmak gereklidir.  Daha nadir görülen diğer tüm hücre tipleri toplam vakaların yalnızca %5’ini oluşturur.

Akciğer kanseri tedavisi, mutlaka multidisipliner bir yaklaşım gerektirir. Cerrahi, çeşitli radyoterapi modelleri,  konvansiyonel kemoteropatikler, hedefe yönelik tedaviler,  immünoterapi ve kişiye özel tedavi modelleri gibi modern yaklaşımların yaygınlaşması sayesinde tanı sonrası sağkalım oranlarında son yıllarda belirgin bir iyileşme görülmektedir.

Tıbbi onkolog, göğüs cerrahı, radyasyon onkoloğu, nükleer tıp uzmanı, radyolog, girişimsel radyolog, patolog, moleküler patoloji ve moleküler genetik uzmanlarının ortak bir bakış açısıyla multidisipliner hareket edilmesi tedavinin başarısı açısından kritik öneme sahiptir. Hastalığın en başında yapılan doğru planlama ve ekip değerlendirmesi hasta için en uygun tedavi yol haritasının oluşturulmasını sağlar.

 

Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Yönetim Kurulu (a)

Doç. Dr. Polat Olgun, MD

İç Hastalıkları ve Tıbbi Onkoloji Uzmanı